İş anlamında öyle yoğun bir süreçteyim ki kafayı tazelemek için kaçtım geldim :) ne de olsa beni yüzmek ve yazmak iyileştiriyor...
Kafamda bir konu olmadan attım kendimi buraya her zaman ki gibi. Bu aralar çokça telefon aldığım bir konu var, kreş konusunda danışan arkadaşlarım, arkadaş eşlerim var. Madem buradayım, faydalı bir yazı yazayım istedim. Evet başlıkta ipin ucunu verdim, evde çocuklarınızın turşusunu kurmayın, onları sosyalleştirin ve kreşe/okula gönderin. Bu blog benim serbest atış alanım, dolayısı ile bu benim fikrim ve fakat Mira'nın gelişimi için takip ettiğim bütün pedagoglar da bu söylemimi destekliyor. O yüzden içim rahat bu yazıyı yazarken.
Kafamda bir konu olmadan attım kendimi buraya her zaman ki gibi. Bu aralar çokça telefon aldığım bir konu var, kreş konusunda danışan arkadaşlarım, arkadaş eşlerim var. Madem buradayım, faydalı bir yazı yazayım istedim. Evet başlıkta ipin ucunu verdim, evde çocuklarınızın turşusunu kurmayın, onları sosyalleştirin ve kreşe/okula gönderin. Bu blog benim serbest atış alanım, dolayısı ile bu benim fikrim ve fakat Mira'nın gelişimi için takip ettiğim bütün pedagoglar da bu söylemimi destekliyor. O yüzden içim rahat bu yazıyı yazarken.
Hadi bakalım başlayalım yavaş yavaş...
2-3-4 yaşlarında ve henüz kreşe başlamamış çocuğu olan her anne&babanın (kabul edelim en çok annenin) yazın aklına düşen ve beynini kurcalayan bir soru vardır, bilirim, daha geçen sene yaşadım zira. "Yeni eğitim döneminde, çocuğu kreşe versek mi vermesek mi? Daha erken değil mi? Mis gibi anneanne/dede/babaanne/bakıcı vs. bakıyor nasıl olsa evde. Aman hem okul demek hastalık demek. Ve daha bir dolu bıdı-bıdı. Ben kendi deneyimimden yola çıkarak bir nebze de olsa yüreklere su serpmek ve cesaretlendirmek istedim açıkçası ilgilenenleri.
Biz Mira ile bu yola çok erken çıktık. Mira 23 aylıkken başladı okul hayatına. 23 aylıkken kendisinden nerdeyse 1 yaş büyük çocukların olduğu 3 yaş grubuna dahil oldu. Bir Montessori annesinin ve anneannesinin elinde büyüdüğü için davranışsal gelişimi önde gitmişti, kendini çok güzel ifade edebiliyordu, her türlü ihtiyacını tek başına görebiliyordu, yemeğini kendisi yiyor, çişini söylüyordu. Aile bütçemizi düşünüp bezini 20 aylıkken atmıştı ve tuvalet eğitimini tamamlamıştı :) Dolayısı ile okul için denemeye değer olgunluğa gelmişti.
Buraya sembolik inek öğrenci Mira fotoğrafı koymak istedim, ilerde bana bolca saydırabilsin diye :)
Bizde itici kuvvet şartlarımız oldu, Mira'yı tanımadığım bir bakıcıya emanet etmektense eğitimli ve sevgili dolu bir öğretmene, Atatürkçü, aydın ve modern eğitim veren, denetimli, içime sinen bir kreşe göndermeyi tercih ettim. Bir anne sözü vardır "en iyi kreş eve yakın olandır" diye. Açıkçası bu gerçekten önemliydi ancak benim için olmazsa olmaz değildi. Okulun eve yakın olmasından çok daha önemli etkenler vardı benim incelemem ve içime sinmesi gereken. Ve şanlıydım ki evime en yakın kreş Mira için bu anlamda da en uygun kreşti. Şimdi pratik olarak daha net fayda sağlar bir yazı olması için, kreş/anaokulu seçiminde dikkat etmeniz gereken noktaları adım adım paylaşacağım:
Eve yakınlık : Bu konu sadece çocuğu rahatça okula bırakıp alabilmeniz için önemli değil aslında. Bence çok daha önemli bir nedeni var. Çocuğun lokasyon olarak kendini güvende, eve yakın hissetmesi.
İşte 23 aylıkken okula yürüyerek giden Mira :)
Siz de benim gibi Montessori annesi iseniz, yani daha çok çok küçükken ona bir birey olması için destek olduysanız, çevreye, doğaya duyarlı yetiştirdiyseniz, okulun eve yakın olması çok daha anlamlı oluyor. Mira daha 1 yaşındaydı, elinden tutar çevremizi gezdirirdim, çabuk yorulurdu tabi, kucağıma alır devam ederdim. Apartmandan, siteden çıkar çıkmaz anlatmaya başlardım çevremizi ona; bahçedeki ağaçların yaprakları mevsimine göre dökülmüş mü/yeni mi filizlenmiş, kuşlar uçuyor mu/yoksa kışın göç mü etmiş, kediler ne durumda/nerde, markete nasıl gidiyoruz, nerden geçiyoruz, fırın nerde, çevremizdeki bütün çocuk parkları nerde/nasıl gidiyoruz, vs. Ona çevremizi, doğayı tanıtırken bütün duyularını harekete geçirmeye önem verdim. Apartmandan çıktığımız gibi derin nefes aldık hep, temiz hava nedir bildik, fırına girince ekmek kokusunu çektik içimize-kokuları keşfettik, sıcak ekmeği elledik, birlikte 4 mevsimi gözlemledik, kara dokunduk-üşüdük, yağmurda ıslandık, ağaçları hep takip ettik. Dolayısı ile yaşadığı çevreyi iyi tanıyan/bilen bir çocuk oldu insanların bebek dediği yaşta. Hal böyle olunca, eve yakın bir okul ona çok güven veren bir yuva oldu. Bildiği/tanıdığı çevreden uzak değildi, biliyordu ki evi hemen okuldan çıkınca ilerdeydi. İşte tam da bu yüzden bebeklikten çocukluğa geçen bıdıklar için ilk okul deneyimi olan kreşin eve yakın olması önemli. Şimdi 2,5 yaşında. Apartmandan çıkınca derin nefes alıp, ohhh diyen bir kızım var :) Benim gibi temiz hava müptelası. Siteden çıkar çıkmaz, arabaları kolaçan edip karşı kaldırıma geçen, yürürken kaldırımdan asla inmeyen, hatta yoldan geçenleri görünce "araba geliyooo" diye uyaran, ağaçlar/kuşlar ve kedilerle konuşan, doğayı sürekli anlatan, bütün parklara kendisi önden yürüyerek gidebilen, yön duygusu çok kuvvetli bir kız oldu çıktı :)
Yemek mevzu : Oldukça önemli olan bu konuda, dikkat ettiğim hususları paylaşacağım ki dilerseniz faydalanabilirsiniz. Yemekler okulun yemekhanesinde günlük pişiriliyor, dışardan satın alınmıyordu. Okulun yiyecek tedarik listesi gayet kaliteliydi. Örnek vermek gerekirse, süt ürünleri Eker, et ürünleri bizim de ev için alış veriş yaptığımız mahalle kasabımızdı. Dahası, her öğün pişirilen yemekler test için laboratuvara gönderiliyordu. Okulda daha önce hiç besin zehirlenmesi vakası yaşanmamıştı. Okulun eğitici ve yönetici kadrosu da çocuklarla aynı yemekleri yiyordu. Aylık kahvaltı/öğle yemeği/ikindi kahvaltısı menüsü o kadar zengindi ki, nerdeyse bir çıkan yemek o ay tekrar çıkmıyordu. Bir sabah kaşar peyniri varsa, diğer sabah beyaz peynir, diğer sabah krem peynir gibi her şey çok çeşitliydi, yani çocuğun damak tadı gelişimini teşvik ediciydi. Dolayısı ile benim için oldukça önemli olan bu konuda kafamda soru işareti yoktu.
Temizlik/Hijyen : İncelemek için bir kreşe girdiğinizde, temiz kokmuyorsa, hızla geri çıkın ve gidin derim. Bizim okulumuz sabun kokuyordu, bu benim çok hoşuma gitmişti, bu suni bir koku değildi, yerler ve duvarlar mis gibi silinmişti. Temiz havaya önem veren bir okul olmalıydı, yaz/kış demeden pencereler zaman zaman açılmalı ve sınıflar havalandırılmalıydı. Çocuklar arası solunum yolu enfeksiyonların yaygın olduğunu düşünürsek, okullarda sınıfların havalandırılması oldukça önemli bir konu. Ayrıca biliyorsunuz ki beynimiz oksijen ile çalışıyor, yani havasız bir ortam her anlamda fena bir şey. Ben evde de kışın bile, gece yatmadan önce mutlaka odalarımızın camlarını açar, havalandırırım.
Çocuğun yaşına uygun okul seçmek : Dediğim gibi Mira 23 aylıktı. Dolayısı ile bana göre en çok ihtiyacı olan şey sevgi sevgi sevgiydi. Bununla birlikte ihtiyaçlarının anında giderilmesiydi. Tuvalet eğitimimizi tamamlamıştık, bu konuda rahattık, ancak çişi geldiğinde ve bunu söylediğinde hemen sınıfında ki bakıcı teyzeden destek almalı ve tuvalete yönlenebilmeliydi. Oyun oynayarak ve sevilerek iletişime geçilecek bir ortam olması tek şartımdı. Yani İngilizce, drama, tiyatro vs. için çok çok çok erkendi. Oysa biliyor musunuz gezdiğimiz diğer kreşler hep bunları reklam etmişti bize. Hatta hiç unutmam bir tanesi mental aritmetik derslerini öve öve bitirememişti ki, ben dayanamayıp "ne yani ufacık beyinleri ezberle matematik öğretmeye mi teşvik ediyorsunuz" demiştim. Çok sinirlenmiştim, cahil ana/babalara da saydırmıştım da saydırmıştım. Kadıncağız çok şaşırmıştı, ama birçok velimiz bu ders olmak zorunda diye talep etti demişti. Ne acı ne acı. Çocuğuna çevrede ne varsa ama ne varsa, sorgulamadan, ne olduğunu/içeriğini bilmeden/araştırmadan empoze eden ana/babalar var ne acı :( Yani sözün özü çocuğunuzun yaşına dikkat ederek, ihtiyaçlarını belirleyin ve buna uygun bir kreş/okul bulun derim.
Öğretmen : Kesinlikle yine çocuğun yaşına ve ihtiyaçlarına uygun öğretmen olmazsa olmaz bir konu. 23 aylık Mira için sevgi dolu, anaç ve enerjik bir öğretmen olmalıydı. Çok şanslıydık ki Hatice Görün öğretmenimiz ordaydı. Aynı kurumda tam 15 yıldır 3 yaş grubuna bakıyordu, o yaş grubunun ruh halinden, davranış şekillerinde çok iyi anlıyordu, çok sevgi dolu ve anaçtı. Mira 1 yıl boyunca, 1 sabah bile okula gitmemek için direnmediyse, onu her sabah sevgiyle karşılayan, kucaklayan, öpen, koklayan Hatice öğretmenimiz sayesindedir. Seneye onunla olamayacak Mira, 4 yaş grubuna gidecek :) Ancak Hatice öğretmenimiz hep kalbimizde ve sevgiyle andığımız sohbetlerimizde olacak.
Çocuğun yaşı kaç olursa olsun, ilk okul ve öğretmen deneyimi inanılmaz önemli. Hayatının devamında alacağı eğitim ve öğretim sürecini inanılmaz etkileyecek bir faktör. O yüzden lütfen aman dikkat.
Sevgiyle,
Esra Erginer
Buraya sembolik inek öğrenci Mira fotoğrafı koymak istedim, ilerde bana bolca saydırabilsin diye :)
Bizde itici kuvvet şartlarımız oldu, Mira'yı tanımadığım bir bakıcıya emanet etmektense eğitimli ve sevgili dolu bir öğretmene, Atatürkçü, aydın ve modern eğitim veren, denetimli, içime sinen bir kreşe göndermeyi tercih ettim. Bir anne sözü vardır "en iyi kreş eve yakın olandır" diye. Açıkçası bu gerçekten önemliydi ancak benim için olmazsa olmaz değildi. Okulun eve yakın olmasından çok daha önemli etkenler vardı benim incelemem ve içime sinmesi gereken. Ve şanlıydım ki evime en yakın kreş Mira için bu anlamda da en uygun kreşti. Şimdi pratik olarak daha net fayda sağlar bir yazı olması için, kreş/anaokulu seçiminde dikkat etmeniz gereken noktaları adım adım paylaşacağım:
Eve yakınlık : Bu konu sadece çocuğu rahatça okula bırakıp alabilmeniz için önemli değil aslında. Bence çok daha önemli bir nedeni var. Çocuğun lokasyon olarak kendini güvende, eve yakın hissetmesi.
İşte 23 aylıkken okula yürüyerek giden Mira :)
Yemek mevzu : Oldukça önemli olan bu konuda, dikkat ettiğim hususları paylaşacağım ki dilerseniz faydalanabilirsiniz. Yemekler okulun yemekhanesinde günlük pişiriliyor, dışardan satın alınmıyordu. Okulun yiyecek tedarik listesi gayet kaliteliydi. Örnek vermek gerekirse, süt ürünleri Eker, et ürünleri bizim de ev için alış veriş yaptığımız mahalle kasabımızdı. Dahası, her öğün pişirilen yemekler test için laboratuvara gönderiliyordu. Okulda daha önce hiç besin zehirlenmesi vakası yaşanmamıştı. Okulun eğitici ve yönetici kadrosu da çocuklarla aynı yemekleri yiyordu. Aylık kahvaltı/öğle yemeği/ikindi kahvaltısı menüsü o kadar zengindi ki, nerdeyse bir çıkan yemek o ay tekrar çıkmıyordu. Bir sabah kaşar peyniri varsa, diğer sabah beyaz peynir, diğer sabah krem peynir gibi her şey çok çeşitliydi, yani çocuğun damak tadı gelişimini teşvik ediciydi. Dolayısı ile benim için oldukça önemli olan bu konuda kafamda soru işareti yoktu.
Temizlik/Hijyen : İncelemek için bir kreşe girdiğinizde, temiz kokmuyorsa, hızla geri çıkın ve gidin derim. Bizim okulumuz sabun kokuyordu, bu benim çok hoşuma gitmişti, bu suni bir koku değildi, yerler ve duvarlar mis gibi silinmişti. Temiz havaya önem veren bir okul olmalıydı, yaz/kış demeden pencereler zaman zaman açılmalı ve sınıflar havalandırılmalıydı. Çocuklar arası solunum yolu enfeksiyonların yaygın olduğunu düşünürsek, okullarda sınıfların havalandırılması oldukça önemli bir konu. Ayrıca biliyorsunuz ki beynimiz oksijen ile çalışıyor, yani havasız bir ortam her anlamda fena bir şey. Ben evde de kışın bile, gece yatmadan önce mutlaka odalarımızın camlarını açar, havalandırırım.
Çocuğun yaşına uygun okul seçmek : Dediğim gibi Mira 23 aylıktı. Dolayısı ile bana göre en çok ihtiyacı olan şey sevgi sevgi sevgiydi. Bununla birlikte ihtiyaçlarının anında giderilmesiydi. Tuvalet eğitimimizi tamamlamıştık, bu konuda rahattık, ancak çişi geldiğinde ve bunu söylediğinde hemen sınıfında ki bakıcı teyzeden destek almalı ve tuvalete yönlenebilmeliydi. Oyun oynayarak ve sevilerek iletişime geçilecek bir ortam olması tek şartımdı. Yani İngilizce, drama, tiyatro vs. için çok çok çok erkendi. Oysa biliyor musunuz gezdiğimiz diğer kreşler hep bunları reklam etmişti bize. Hatta hiç unutmam bir tanesi mental aritmetik derslerini öve öve bitirememişti ki, ben dayanamayıp "ne yani ufacık beyinleri ezberle matematik öğretmeye mi teşvik ediyorsunuz" demiştim. Çok sinirlenmiştim, cahil ana/babalara da saydırmıştım da saydırmıştım. Kadıncağız çok şaşırmıştı, ama birçok velimiz bu ders olmak zorunda diye talep etti demişti. Ne acı ne acı. Çocuğuna çevrede ne varsa ama ne varsa, sorgulamadan, ne olduğunu/içeriğini bilmeden/araştırmadan empoze eden ana/babalar var ne acı :( Yani sözün özü çocuğunuzun yaşına dikkat ederek, ihtiyaçlarını belirleyin ve buna uygun bir kreş/okul bulun derim.
Öğretmen : Kesinlikle yine çocuğun yaşına ve ihtiyaçlarına uygun öğretmen olmazsa olmaz bir konu. 23 aylık Mira için sevgi dolu, anaç ve enerjik bir öğretmen olmalıydı. Çok şanslıydık ki Hatice Görün öğretmenimiz ordaydı. Aynı kurumda tam 15 yıldır 3 yaş grubuna bakıyordu, o yaş grubunun ruh halinden, davranış şekillerinde çok iyi anlıyordu, çok sevgi dolu ve anaçtı. Mira 1 yıl boyunca, 1 sabah bile okula gitmemek için direnmediyse, onu her sabah sevgiyle karşılayan, kucaklayan, öpen, koklayan Hatice öğretmenimiz sayesindedir. Seneye onunla olamayacak Mira, 4 yaş grubuna gidecek :) Ancak Hatice öğretmenimiz hep kalbimizde ve sevgiyle andığımız sohbetlerimizde olacak.
Sevgiyle,
Esra Erginer